Cumartesi, Kasım 02, 2013

Twitter Reklamları Üzerine


küçükken her pazar, hürriyet pazar ekinin en arkasında "oğuz aral" okurdum.. ara sıra,  bir karikatürcünün zamanında onu görmeye geldiğini, karikatürlerini ona gösterdiğini, onları kendisine benzettiğini çünkü hayatta kazandığı ilk parasını karikatür çizerek kazandığını söylerdi rahmetli oğuz aral.(ki dedesi olmayan bir çocuk olarak kendisini dede olarak görmüştüm bi süre.. sonra farkettim ki, gitsem cihangirde bunu bulsam "dede dede" diye sarilsam "siktir lan" diyip bi güzel de döverdi beni)

 o zaman çok büyülü gelirdi bu "sevdiğim şeyleri üretip, kendimce hiç emek sarfetmeden para kazanma" işi.. düşünsenize, içinizden gelen inanilmaz bir dürtüyle, ister istemez bir şeyler üretiyorsunuz, ki bu üretim süreci bir taşın yere düşerken düşündükleri gibi oluyor (yani tam olarak bence bir taşa "neden düştün" diye sorsan alacağın cevap "ya ne yapsaydim düşmeyip?" olacaktır) ve üstüne para veriyorlar.. inanilmaz büyülü bir süreç.. ykm'nin içindeki, oyuncak reyonunda geceleyin kalmak gibi bir mücize..





Gezi direnişiyle bir şekilde twitterda binlerce insana ulaşmaya başladım. Daha önceden de binlerce insan beni takip ediyordu, ve yazı yazarak para kazanabiliyordum. Bir iki sene evvel blogta yazdığım yazılar üzerinden reklam teklifleri geldi mesela..

Ama bu kez çok daha fazla kitleye erişince, insanların sanırım daha çok ilgisini çekti bu duruş.. işte o an hissettim karikatüristlerin hislerini.. kendi içinden taşanlarla para kazanmanın güzelliğini.. ama dedim ki ben bu parayi kazandim iyi güzel, ama ben para kazanmak için bir şey yapmadim ki? para kazanmak demek, benim sosyalist kimligimde hep kendinden ödün vermek demekken, birden eglencemden para kazanmaya baslamak sasirtti.. Sonra farkettim ki "aslında para kazanmak değil kabahat olan, kazandığın parayı nasıl harcadığındır önemli olan.." Allah'a şükür doğru düzgün bir işim var, evim var, ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum. Oradan, ben içimdekileri dökerken gelen paraya ihtiyacım yok ki benim.. ben de tüm bu işten gelen parayi aşağıdaki şeye harcadim..



ben bu işleri çok bilmem.. eger tadi tuzu yerinde bir şey değilse, kusuruma bakmasinlar.. gerçi sabah aşağıdaki gibi çöp tenekesinin yanına koydugum yemek kabini aksam silip süpürmüstüler..

 yemek susatir diye yan tarafa su, ve yemegin üstüne icilsin diye bir paket sigara biraktim.. hop zaten çöplerin arasindan bir kafa belirdi..

ki muhtemelen o copleri o hale sokan da kendisi hirtonun.. ben daha uzaklasmamisken, dalmisti yemege.. aksam dondum baktim ortada hiç bir şey yok.. dedim heralde yedi bitirdi bunlar.. bu kez evin direk altina koydum ben de yemi.. her gün her gün, şova yonelik olarak cop tenekesinin altina birakamam hurriyetten alinan yemleri!!


velhasil böyle işte efendiler.. dediğim gibi dogru düzgün bir işimiz var, sabahtan aksama helak olup para kazaniyoruz.. buraya gelip iki satir yazip stres attigimiz için para vereceklerse, o paralar sokaktaki garibanlara gitsin.. iki tweet attım, iki üç kişinin yaptıklarını kendi suratina sordum diye , bi reklam aldim diye para vereceklerse, bu genclerin de karni doysun bir süre.. Madem ki dikkat çeken şeyler yapanlara para kazandırıyor bu kapitalist düzen, varsın bizim kazandıklarımızı, para kazanmaya gücümüz olmayanlara hizmette harcayalım. 

ha bu arada tekrar tesekkür ederim beni bulup, reklam vermeye uygun gören kimselere.. sayelerinde fukaranin karni doyuyor.. 

not: bu arada bu yem ciddi güzel kokuyor.. üstüne kocaman "insan tüketimi için degildir" yaziyor ama bi denesem diyorum.. bir şey olur mu dostlar?