Salı, Nisan 09, 2013

vecihi sendromu


geçen burada otururken bir portekizli arkadaş (enternasyoliz ya gari portekizli arkadaslarimiz, ispanyol yarenlerimiz, italyan canolarimiz var) "ben adami reddettikce adam daha aleni teklifler ediyor" dedi.. "hakkidir yapar" dedim ben de.. böyle bir şey var cünkü insan piskolojisinde

başladim anlatmaya.." sinyora" dedim "böyle bir sendrom ve bence ve bu sendromu yasayan bireyler, cok cekinerek cok sakinarak bir şeyi birisinden isterler.. ama karsilik olumsuzdur fakat, oyle net bir red cevabi yoktur.. öyle olunca da tekrar tekrar istenir.. istenirken maymunlugun daniskasi yapilir.." "tipki vecihi'nin güler gözler filminde sergiledigi tutum" dedim.. elin portekizlisi vecihi bilemedi tabi..başladim anlatmaya "ilk basta her sey usturupluyken, lokumlarla ciceklerle cukulatalarla kiz istemeye giderken, ziya bey (münir özkül) fikret'i (aysen gruda) vecihi'ye (sener sen) vermemistir.. allah allah sonra.. nasil maymunluk nasil tiriviri... "kan ve gül gül ve diken" soylerken kizi istemekten, eve ucakla girip kizi istemeye kadar varan bir skalada kiz istenir. maymunluk yapilir..

sadece evlilik müessesinde degil, baska seylerde de var ama tam olarak aklima gelmedi benim. ama yine de siz benim görmüş geçirmiş, hayat hakkinda tespitler yapacak kadar kendini yetistirmis bir birey oldugumu bilin..

yeri gelmişken buradan isteklerinde sinir tanimayan zengin piçi oktay'a da selam etmek istiyorum.. şu havuza atlayip "itir esen i istiyorum baba, hani o kardesine carpip öldürdügümüz itir'i" diyen piç oktaya..

iyi geceler.. üstünü örtünmeyi unutma.. üşütürsün..


hayat, küskünlükler için, ne bileyim efendim iyi geceler dileyebileceğin insanlara iyi geceler dilememek için çok kısa be..

Pazartesi, Nisan 08, 2013

Emek sineması

tamamen barışçıl olarak, kendi kişisel tarihlerini, yaşadıkları şehrin tarihini korumaya çalışanların, dahası yaşanır şehri hala nefes alınır kılmaya çalışanların, yıkılmasın, mahvolmasın istedikleri bir yerin sokağına girmesine çalışmalarını bir olay olarak gören ve onların üstüne biber gazları ile tazyikli sularla saldıranların derdini yukardaki ilan çok net açıklıyor "küçük penisli misiniz? sessizlik içinde acı çekmeyin, gelin polis'e katılın"

Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet



Hürriyet, Türkiye’nin en çok okunan gazete uygulaması Hürriyet E-Gazete’den sonra Hürriyet Tablet uygulamasını da hayata geçirdi. “Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet” sloganıyla tanıtılan ve Apple Store’da 1 numaraya yerleşen bu yeni uygulama kullanıcılar tarafından oldukça beğeniliyor.

2011 yılının Mart ayında hayata geçirilen Hürriyet E-gazete uygulaması bugün, Türkiye’nin en çok okunan tablet gazetesi olmayı başarmış durumda. Toplamda ücret ödeyen abone sayısı 16 bine ulaşarak, ücretsiz rakiplerinin ulaştığı rakamları geride bırakırken; Hürriyet okurları, E-Gazete uygulamasını günlük 50 bin, haftalık 350 bin kez ziyaret ediyor.

Tablet okurunun beklentisinin farklılaşması ve ilgi alanlarının değişmesiyle, okurlar artık okuduğu haberin videosunu da izlemek, farklı spor dalları hakkında analizler okumak, dünyadan ilginç fotoğraflar görmek, içeriği 'parmağının ucunda' hissetmek istiyor. Hürriyet Tablet uygulaması tam da bu beklenti ve ihtiyacı karşılamaya yönelik hazırlanmış bir uygulama.

Bir haftadır Apple Store’da en çok indirilen uygulamalar arasında 1 numarada yer alan Hürriyet Tablet’te, Manşet, Güncel, Ekonomi, Spor, Kelebek, Seyahat bölümlerinin yanı sıra Cumartesi ve Pazar eklerinin bambaşka yorumları yer alıyor. Günün videosu ve foto galeriler oldukça beğenilirken, HTML5 tabanlı bir uygulama olduğu için reklamverenler için de oldukça cazip.

Tablet bilgisayarların tüm olanaklarını kullanan yeni Hürriyet Tablet uygulaması, App Store ve Android Market’te, ücretsiz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

İnsanlar niye Demir Leydi'yi sevmez


yazının başında direkt başlıktaki soruya cevap vereyim: güçlü bir ekonomi için halkının mutsuzluğunu, daha yüksek kar marjlarını daha güçsüz daha az kazanan işçiler ile kurmaya çalıştığı, halkına yaptığı zulumu "ama devlet için bunların hepsi" diye meşrulaştırdığı için.

Pazar, Nisan 07, 2013

İnternet Aktivizmi : İsminin önüne TC koydun bitti mi canısı?



Halk sağlığı kurumu tabelalarındaki T.C. yazısını çıkartınca, garip bir infial oldu Facebookta.. İnsanlar isimlerinin başına TC koyup bu olayı protesto ediyorlar ve kendilerince tepkilerini koyuyorlar. yaptıkları aktivizm adına komik olmakla kalmıyor, bir noktada tüm sivil harekete, toplumtaki tüm protest tavra da zarar veriyor aslında..


Cumartesi, Nisan 06, 2013

her şeyin bir sonu olmalı

 
tanrı insanları yaratirken garip bir kin güttüğünü düşünüyorum.. ya da başka bir deyişle çok yanlış bir şekilde evrimleşmiş insanoğlu. mutluluk inanılmaz bir şekilde çabuk tükenirken insan vucudunda, mutsuzluk ebedi olabiliyor. izmir'in orta yerindeki bir barda, onu eve biraktiğinizdaki o minicik öpücükte inanılmaz mutlu oluyorsunuz ve bu gelip geçiyor, ama mutsuz olduğunuzda, onu bir daha göremeyeceğinizi farkettiğinizde öyle bir mutsuzluk çöküyor ki üstünüze, fiziksel acıya bile dönüşebiliyor bu. evrim'in bu kadar salak bir içgüdüyü bir noktada giderebileceğini düşündüğümden tüm suçu tanrıya atabilirim.. sırf mutsuzluğu ebedi kıldığı için tanrıyı sevmiyorum..

Salı, Nisan 02, 2013

Roma: bir günde kurulmadigi gibi, iki günde gezilemiyor



Bir arkadas "istanbuldan geliyorum ben" demesi ve paskalya tatilini de firsat bilip pisa'dan trene atlayip (ki 4 saat sürüyor buradan ve 1 hafta önceden alinan bilet yaklaşık gidiş dönüş 50 euro tutuyor söylemesi ayip) roma'ya gittim..


Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor



Sanat, tıp ve iş dünyası, kalp hastası çocuklar için el ele veriyor. Ünlü ressam Renée Niklan’ın 17 eseri, 10-14 Nisan tarihlerinde Ekavart Gallery’de sergileniyor. Ekavart Gallery nerede diyenlere, işte adres:  The Ritz-Carlton Hotel, Süzer Plaza, No: 15, Gümüşsuyu-İstanbul. Sergi, çarşamba-cuma günleri 11.00-18.30, cumartesi günü ise 12.00-18.30 saatleri arasında gezilebilir.

Bu serginin diğerlerinden farkı ne derseniz, salt bir resim sergisi olmanın ötesinde bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi niteliği taşıdığını söyleyebiliriz. Sergideki eserlerin satışından elde edilecek gelirin tamamı, gelişmekte olan ülkelerde doğuştan ya da sonradan kalp hastası olan çocukların tedavi edilmesi için kullanılacak. Tedavileri, bu işe gönül vermiş bir avuç tıp insanının kurduğu Herkes İçin Kalp Derneği (www.cptg.ch) gerçekleştirecek. Dernek, modern tıbbın sunduğu olanaklardan yararlanamayan bu çocukların İsviçre’de ya da kendi ülkelerinde ücretsiz tedavi olmalarını sağlıyor.

Ne yazık ki, gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık 2 milyon çocuk kalp bozukluklarıyla doğuyor ve bu çocukların yarısı maddi kaynak veya sağlık sektöründeki insan kaynağı yetersizliği nedeniyle ilk iki yıl içinde yaşamını yitiriyor. Bu ülkelerde açık kalp ameliyatı olmayı bekleyen çocukların sayısı ise 8 milyonu buluyor.

Herkes İçin Kalp Derneği’nin kurucusu Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos. Kalangos, iki kez Nobel Tıp Ödülü’ne aday gösterilmiş bir kalp cerrahı. Bu alanda 14 ayrı teknik geliştirmiş. Son 100 yılın en iyi cerrahlarından biri olarak tanınıyor. Ayrıca, dünyanın en prestijli tıp ödüllerinden Fransız Tıp Akademisi Ödülü’ne sahip.

Sergi, Alvimedica’nın sponsorluğunda gerçekleştirilecek. Alvimedica Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, hayır amaçlı bu tür etkinliklere özel önem veriyor ve Herkes İçin Kalp Derneği’ni yürekten destekliyor.

Niklan’ın mutluluk, umut ve sevgi mesajları içeren eserlerinden oluşan  “Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor” temalı sergisini mutlaka görün. Gidemem diyorsanız, sergiyi Türkiye’nin ilk online sanat televizyonu www.ekavart.tv’de de izleyebilirsiniz. Resimler, yüreğinizi ısıtacak…

Hem dernek hem de sergi hakkında şuradan bilgi alabilirsiniz: http://alvimedica.com/hearts-for-all/tr/

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.