Salı, Mart 13, 2012

davşan şeklinde makas


hakkında bu aygıt utanmadan şunu diyebilirim ki sanayi devriminin bize armagan ettigi en güzel ürünlerden birisidir.. saolasin frederik tavsan (parantez acip bir arkadasimin isminin bahtiyar soyadinin da tavsan oldugunu belirtmek, bahtiyat tavsan adli arkadasima hep beraber gülüp onu bir daha rencide etmek isterim)

her neyse.. yine de benim zamanimda pahali bir ensturmandi.. herkes alip da gelemezdi okula. özellikle nedense kirmizilari ferrari muamelesi gorur, kirtasiyeden almaya gittiginizde bile mustafa amca tarafindan "niye alicaksin kirmizi tavsanli makas? senin makasin yok muydu? var diye hatirliyorum ben?" şeklinde sorguya cekilirdiniz..

ben de haspel kader bir tane edinmistim.. ki benim sinif icindeki ekonomik sinifimin yükseldigini goren musa buna katlanamadi.. "versene lan bişi kesicem" dedi.. şimdi o zamanlar birisine bişi vermek istemiyorsak yaliyorduk.. salaklik biliyorum ama yaliyorduk ulan işte.. yani piskuvi, eti piknik, hayley falan yerken tamam da yani silgi de yalanmazdi be kardesim..

velhasil bu makasi yalayayim dedim ben.. nasil ettiysem ne yaptiysam o an burnumu kestim bununla.. hayir izah da edemedim anneme "musaya vermek istemedim, yalayayim derken kestim.. burnun kaniyor dedi musa. ben de burnum kanasa bile yaladim ki makasi veremem artik dedim" diyemedim.. dedim düstüm ettim..

bugun de gecmis bahar mimozalari modundayim ya hadi bakalim allah hayra cikarsin..