Çarşamba, Ocak 14, 2009

Nurettin Eşfak

(ortadaki nurettin eşfak!)


Aşağıda "kuran'da zafer vaade ediyor hazreti yezdan" dedim ya, aklima nurettin eşfak geldi.. nurettin eşfak, nazim hikmet'in, türk edebi tarihinde yazılmış en iyi eserin yani "kuvayi milliye destanı"'nın bir karakteri.. vatanini seven, egitimli türk gencidir nureddin eşfak.. bu baglamdadir ki ben dahil tanidigim herkesden bir parca vardir.. cephe'nin gerisinde vatan hizmeti yapmayi gururuna yediremez kendi de der zaten "bu zamanda vatan hizmeti yapiyorum demek için, anlinin ortasinda hissetmelisin ölümü" sonrasinda da yedek subay olarak gider zaten cepheye.. aynı zamanları yasasam, farkli bir şekilde davranacagimi zannettmem...

nureddin eşfak vatan'ini sever sevmesine de bilir de insan'inin durumunu.. (bu baglamda bence nazim hikmet'in kendisidir.. acaba der insan, acaba gitmeseydi nazım, acaba kalsaydi burada ve yasasaydi gençlerle birlikte, acaba ama acaba, yabanci olur muydu türk devrimcisi halkina bu kadar? acaba ispiyonlar miydi halk deniz'i? bilinmez tabi) düşünceleri dogmalarin üzerindedir, onlari orta yerde söylemenin de hiç bir işe yaramayacaginin farkindadir halki tanimasi nedeniyle.. düşünür, söylemez kimseye.. mehmet akif'i, yunus'u, ve belki mustafa kemal'i bile eleştirir.. hep daha iyisi olsun diye..

destanı da yazalım tam olsun:

yine birdenbire yunus emre geldi aklıma.
başka türlü anlıyorum ben yunus'u :
bence onda bütün bir devir dile gelmiş türk köylüsü :
öte dünyaya dair değil,
bu dünyaya dair kaygılarıyla...

***

-bizim istiklâl marşı'nda aksıyan bir taraf var,
bilmem ki, nasıl anlatsam,
âkif, inanmış adam,
fakat onun, ben,
inandıklarının hepsine inanmıyorum.
meselâ, bakın:
«gelecektir sana vaadettiği günler hakkın.»
hayır,
gelecek günler için
gökten âyet inmedi bize.
onu biz, kendimiz
vaadettik kendimize.